26 Nisan 2010 Pazartesi

Tutunma Bırak...

ister dinci ol ister ateist
ister vejeteryan ol ister pescaterian
ister siyah ol ister beyaz
ne olursan ol
bilmediklerini unutma.
bu dünyaya doğarken nereden geldiğini
bu dünyadan göçerken nereye gittiğini
bilmiyorsun, bilmiyoruz.
ne bu beden bizim ne de içindeki organlar
bizim olan bir tek şey var o da
kafamızın içindeki düşünceler.
onlar dışında kalanlar sadece düşünebilip yapabilelim diye bize verilen araçlar.
önemli olan nereden geldiğin ya da nereye gittiğin değildir
zira oralarda neler olduğunu bilmiyoruz.
sadece bize söylendiği kadarına inanmak ya da reddetmek durumundayız.
uzunca bir süre doğumdan öncesi ile ölümden sonrasına takıktım.
anladım ki kavramamız gereken şey bu değil
nereden nereye bizim sadece dedikodu yönümüzü törpülemek için
gerekli bilgiler, gerisi hikaye
düşün ki bir gün rüyana ak sakallı bir dede girdi ve sana
nereden geldiğini ve nereye gideceğini söyledi.
sabah uyandın eeee ne değişti?
dişlerini mi fırçalamayacaksın ya da artık ellerinin üstünde mi yürüyeceksin?
hiçbir şey değişmeyecek
bu dünyada yaşarken kimse ermeyecek.
o halde yapılması gereken dedikodu kısmı ile değil
elde var olanla neler yapılabileceğine karar vermemiz.
elde var olan nedir?
ne kadar süreceğini bilmediğimiz bir yaşam...
bugünde bitebilir 50 yıl daha sürebilir
yani bilmediğimiz bir zaman dilimi içinde
bize bahşedilen zaman ne kadarsa onun içini doldurabilmek.
bilinmeyen limitli bir zamanın içini doldurabilmek için
önce bazı şeylerden vazgeçmek gerekir,
listenin başında da "kopamadıklarımız" gelir.
hepimizin bu dünyada kopamadığımız şeyler var,
kimimiz paradan kimimiz güzellikten
kimimiz evden arsadan kimimiz maneviyattan kopamaz
ama hepimizin kopamadığı şeyler muhakkak vardır.
ne zaman biteceğini bilmediğimiz bir süre için
bunlardan kopmamak yerine
önce kopamadıklarım diye bir liste yapıp
sonrasında işe listenin en basitinden başlayıp
kopamadıklarımızdan teker teker kopabildiğimiz takdirde
hem kendimize hem çevremize hem de bizden sorakilere
yaşanabilir ve bugünden daha iyiye gidebilecek bir dünya bırakabiliriz.
listeni yap ve kopamadıklarından kop.
biliyorum çok zor zira her denemede sanki canından can koparılıyormuş gibi hissediyor insan
amaaa bir kere koptun mu koptuğun şeyin içinde doldurduğu yer kadar
ferahlamayı hissettiğinde hemen listene bakıp bir sonraki kopamadığınla uğraşmaya başlayacağınıza emin olun.
listenizi yaparken sadece tek bir kişiye karşı dürüst olun,
kendinize...
ve bir plan yapın mesela ben her ne olursa olsun günde en az 15 dakika
kopamadıklarım listesinde sıradaki kopamadığım neyse onu düşünüyorum.
her gün en az 15 dakika.
çok mu?
ferahlamak için çok değil.
ferahlamak boşalan yeri dilediğin bir şeyle doldurabileceğimiz anlamına gelir.
kopamadığın bir şeyi boşalttığın anda oluşacak boşluğu neyle dolduracağımızı düşünmeliyiz.
ben kendimde her doğan boşluğu "iyilik" ile dolduruyorum.
her koptuğum kopamadığımdan sonra büyük ya da küçük farketmez bir iyilik yapıyorum.
tabi ki bu benim yolum
siz neyle doldurmak isterseniz onunla doldurun.
her gün en az 15 dakika
vaktim yok deme ve unutma
en büyük yatırım
kendine yaptığındır...