30 Eylül 2010 Perşembe

Yapabildiklerin neler?...

acaip olan bugünkü sistem, sen değilsin.
garip olan aslında senden beklenenler, senin yapabileceklerine bakan yok.
varsa yoksa sistem içinde kal ve suçu hep başkalarında ara.
dayatılan bu, yaşatılmaya çalışılan bu.
peki bana göresi nasıl bu işin?
önce ben
önce benim yapabileceklerim.
önce benim istediklerim.
sonra
herşey daha sonra.
yapmak istediğim bir şey varsa
önce kendime bakarım ve şunları sorarım;
1.- bunu gerçekten yapmak istiyor muyum?
2.- bunu "bence" nasıl yapmalıyım?
işte bu iki soru hayatımda otomatikleştikçe
kendimin, yapabileceklerimin, kendi özelliklerimin farkına vardım.
kendimize hiç vermediğimiz bir hediyedir yapabileceklerimizin farkına varmak.
ve yapamayacaklarımızın bilinci ile "yapamam" diyebilmek.
yapamam deyince kalitemde düşmüyor kişiliğimde küçülmüyor.
ben şunu şunu yapabilirim. bunu bunu yapamam.
kolay değil mi?
bence kolay.
sistem gereği yapamadıklarımıza kanalize oluyoruz.
ve tabi ki bu da devamlı mutsuzluk olarak çıkıyor karşımıza yaşamda.
ama yapabildiklerimize bakıp onlara yoğunlaştığımızda ise mutluluklar doluyor çevremize.
kendi hayatının patronu olabilmek,
var olduğu bile tartışılması gereken "gelecek" olgusundan korkmamak çok hoş.
plan yapın. öyle mimar sinanın cami planları gibi yapmanıza gerek yok.
girişeceğiniz olayı önce kafanızda baştan sona kadar düşünün.
karşınıza çıkabilecekleri, karşılaşabileceğiniz tüm olasılıkları yazıp bir kenara bırakın.
birkaç gün sonra yazdıklarınıza tekrar bakın.
eklemeleri çıkarmaları yapın işte planınız hazır.
işleme koyun ve uygulayın.
olursa mutlu olun olmazsa unutmayın ;
insanoğlu hayatında olan olmakta olan tüm olayların sadece iki noktasına hakim olamaz,
1.- ne zaman olacağına
2.- ne büyüklükte veya küçüklükte olacağına.
eğer bu iki noktayı düşündüğünüz planın yapabileceklerimin dışında diye
aklınıza kazırsanız olmasını istediğiniz olmadığında bileceğiniz bir sonuçla karşılaşırsınız;
- ne zaman olacağını bilmediğinden dolayı o iş kendi içinde olgunlaşma sürecinde...
yapamadıklarını düşünmek seni sadece mutsuz yapar.
yapabildiklerine yoğunlaşmak sana özgüven verir, korkularından uzak tutar
ama en önemlisi seni mutlu eder.
ya yapamadıklarını düşünüp mutsuz olmaya devam et
ya da yapabildiklerine yoğunlaşıp mutlu ol.
seçim senin...

28 Eylül 2010 Salı

Türkiye'de "BİZ" olayı...

 yabancı dil uğraşmayı sevdiğim bir hobimdir.
her dilin kendi içinde ilginç bir yapısı vardır.
bir kez bu yapıyı çözdünüz mü gerisi kelime ezberlemektir.
farklı dillerdeki yapıları inceledim
benzerlikler var ama bizim dilde öyle bir şey var ki
dünyada başka bir dilde var mı bilmiyorum.
benim araştırdığım dillerde ben bulamadım.
bu ülke konuşma dilinde birinci tekil şahısı yani "ben" i
çoğul şahıs olarak kullanma olayımız var yani "biz".
birine bir soru sor ben diye cevap vermesi gereken yerde çoğunlukla biz diyor.
buna taktım kafayı ve başladım sebebini anlamak için araştırmaya.
inanılmaz bir şey buldum.
bu ülke insanı sorumluluğunda olan,
veya içinde sevgi barındıran
veya şikayet içeren
bir şey söyleyeceğinde hemen "biz" diyor.
bir örnek vereyim. iki adam konuşurken biri diğerine ilişkisini sorduğunda
diğer kişi "seviyoruz işte" diyor.
kim oluyor o "siz"?
başka bir örnek daha vereyim,
radyo dinleyin, canlı yayına başlanmış biri bir konu hakkında şikayette bulunacaksa
"biz" böyle düşünüyoruz diyor.
sorumluluk, sevgi, şikayet
üçü de hakkında birşeyler söylendiğinde sonuç doğuracak olgulardır.
sonuç ise tepki getirir ve ne yazık ki ülkemizdeki insanların çoğu korkuyor.
sokakta polisten
işte patrondan
okulda hocadan
camide imamdan
evde veliden
devamlı korkuyoruz.
hal böyle olunca da o üçleme ile ilgili bir şey söyleyeceğimizde "biz" e dönüyoruz.
sanki hafifletici sebep "biz" demek :)
sorumluluk aldıysan
seviyorsan
şikayet edeceksen
SEN aldın
SEN sevdin
SEN ettin.
şöyle bir sağlam dur da sonuçlarıyla yüzleş be güzel kardeşim.
korkma bir şey olmaz. sen diline hakim olabildiğin sürece
karşındakinin iletişim dilini sökebildiğin sürece kimse sana
aldığın sorumluluktan veya ettiğin şikayetten ötürü tepki vermez.
BEN sorumluluk alırım
BEN severim
BEN şikayet ederim.
kapiş???