3 Haziran 2011 Cuma

1 Olmak...

sizi seven bir arkadaşınızdan rica edin
aşağıda yazacağım çalışmayı yaparken size sabır göstersin
ve aceleye getirmeden beklesin.
zaten sizi seviyorsa bekleyecektir ama sakince size sabır gösterip yardımcı olması gerekiyor.
yapılacak çalışmanın adı : 1 olmak...
arkadaşınızla karşı karşıya oturun, sadece dizleriniz temas etsin,
kendinizi dış dünyaya kapayın ve onun gözünün içine bakın
kısa bir süre sonra onunla aynı anda göz kırptığınızı farkedeceksiniz.
bunu farkettiğiniz anda odağınızı onun nefes alışına çevirin
hangi sıklıkta nefes alıyor, derin mi yoksa hafiften mi nefes alıyor izleyin.
2-3 dakika sonra onunla aynı anda aynı şekilde nefes aldığınızı göreceksiniz.
ve bu harmoniyi yakaladığınız anda kendinizi bir sıvı gibi hayal edin
ve arkadaşınızın burnundan onun içine aktığınızı hayal edin
yavaşça ve hiç acele etmeden yapın bunu
onun burnunun içini hayal edin,
burun kıllarını,
belki varsa sümüklerini
yutağını
nefes borusunu
borudan aşağı doğru kaydığınızı, aktığınızı hayal edin,
içine akarken etrafınıza bakın
organlarını görün
nasıl işlediklerine bakın
sonra onun kanı olun
yada kanına karışmış sıvı olun
onun kanıyla onun içinde vücudunun heryerine seyahat edin.
ayaklarından el parmak uçlarına kadar çok yavaş bir şekilde dolaştığınızı hayal edin,
tüm vücudunu bitirdiğinizde yukarı doğru çıkmaya başlayın yani kafasına doğru
yukarı doğru çıktıkça sıvı olan halinizi sanki onun içinde tekrar kendi bedeninize dönüyormuş gibi düşünün
onun içinde şekillendiğinizi yani.
ve sıvıdan katıya yani vücudunuza döndüğünüz anda ise
kendinizi tam onun boyunun hizasında ama içindeymiş gibi hayal edin
sanki onun içinden onun gözleriyle dışarı baktığınızı düşünün
onun kalbini ve beynini hissedin sanki sizin kalbiniz, sizin beyninizmiş gibi
artık onun içinden onun dışarıya baktığı gibi bakabilir,
onun gibi nefes alabilir
onun hissettiklerini hissedebilir duruma gelmişinizdir.
onun kafası artık sizin kafanız
vücudu, iç organları, duyguları ama asıl en önemlisi onun benliği,varlığı siz oldunuz demektir.
ve işte tam o anda onun içindeki kendinize onun hislerini tam olarak hissetmenize izin verin ki
onunla 1 olun.
biliyorum okuyunca belki ütopya veya yapılamaz gibi görünüyor
zaten kolay olmadığını okurken anlamışınızdır.
ama bir insanı anlamak için bugüne kadar bulduğum en doğru yöntem bu.
bir insanı anlamak onun gibi olmaktan geçer.
tabi burada kendi konsantrasyonunuzun da ne kadar önemli olduğunu unutmayın.
bu çalışmayı ilk kez bir insanla yapmak en kolayı
zira onun mimiklerini, nefes alış-verişini görebiliyor, duyabiliyorsunuz.
bunu daha sonra doğa ile deneyebilirsiniz.
1 olmak bu dünyanın en zor işi zira karşımızdaki ile aramıza
hep ya onun yada bizim egomuz, hislerimiz, düşüncelerimiz girer
ancak bu çalışmayı yapıp kendinizi "o" gibi hissedebilirseniz
onunla bir çok şeyi aynı anda paylaşabileceğinizi göreceksiniz...

31 Mayıs 2011 Salı

Ruhunu Katmak...

çok inandığım ve üzerinde epey çalıştığım bir terim : ruhunu katmak...
hepimizin bildiği ancak derinlemesine pek ilgilenmediğimiz bir terimdir.
hayatın her anında bizimle birliktedir aslında,
bazen fırından ekmek alırsın eve gidip yediğinde sadece ekmektir yediğin
ama bazen aldığın ekmek yerken seni alır götürür başka diyarlara,
veya gider bir gömlek alırsın ve giydiğinde sanki üstünde değilmiş gibi hissedersin
ama bazende giydiğinde herkes döner bakar sonra bir daha bakar.
hayatımızın her anında var olan gerçektir ruhunu katmak.
yaptığım her işe ruhumu katarım, şöyle ki,
yapacağım işi önce aklımda düşünüp resmederim
resmedince sanki film gibi izlerim aklımdakini
resmetmek eksiğini gediğini gösterir yapacağım işin,
sonra tırpanlayıp eksik gediği kapadıktan sonra
artık yapılmaya hazırdır benim için o iş veya hareket.
tek eksiği kalmıştır "kendimden bir parça vermek"
ki o da işe/harekete ruhumu katmaktır.
kaparım gözlerimi içime dönüp derin bir nefes alıp
ruhumu düşünürüm. büyüklüğünü, yüceliğini ve bereketini
sonra da yavaşça veririm içimdeki nefesi
sanki Tanrı'nın Adem'e üflediği ilk nefes gibi.
işte o andan itibaren o işi/hareketi benden alacak/görecek kişi
kesinlikle bereketini görür.
bereketini görmesi bana ne kazandırır?
bana tekrar gelmesini, bana geri dönmesini ve ruhumu kattıkça
benden başka bir yere gitmemesini.
işimde yaklaşık 15 yıldır bunu yapıyorum
ve 15 yıldır neredeyse aynı müşterilerle çalışıyorum.
onlar mutlu ben mutlu.
bir defasında sordum bir müşterime
neden bunca zamandır benimle çalışıyorsun diye
önce umursamaz bir tavırla omuz silkti "bilmem" diye,
ama sonra durdu bunu düşüneceğim dedi.
bir süre sonra ise verdi cevabını;
senden gelen mallarda ne var bilmiyorum ama sanki mıknatıs gibi çekiyor insanları.
satış konusunda allame-i cihan mıyım? kesinlikle değilim.
sattığım mallar dünyada bir tek bende mi var? kesinlikle değil.
ama ben her sattığım malı göndermeden önce ruhumu katıyorum.
bu sadece iş hayatında başarı getiren bir anahtar değil özel hayatta da bunu uygularım
sabah kalktığımda ilk yaptığım çişimi bile düşünürüm
dişlerimi fırçalarken bile her dişimin nasıl temizlendiğini tek tek düşünürüm.
o an ne yapıyorsam ruhumu katarım korkusuzca.
neden korkusuzca?
çünkü güzel şeyler hep çabuk biter sanırız
ama düşünmeyiz ki ruhumuz sonsuz
işte bundan dolayı katın katabildiğiniz kadar.
illa benim yaptığım yöntemle yapmak zorunda değilsiniz.
düşünün kendi yönteminizi bulun
ama muhakkak yaptığınız her işe ruhunuzu katın
çünkü bu dünyada bizden kalacak tek şey
ruhumuzun ürünleridir...