2 Mayıs 2011 Pazartesi

Ağaç / Vücut / Doğa / Tanrı

ağaç üzerinde yetişen, büyüyen herşeye izin verir.
dallar
yapraklar
kökler
vesaire
ağaç üzerinde biten ne olursa hepsini kabul eder.
insan vücudunda ağaç gibi değişik kıllar uzar.
kulak
burun
sakal
bıyık
bacak
koltuk altı
vesaire
ama insan doğuştan yaradılışına hep ters davranır.
keser
kısaltır
boyar
traşlar
vesaire
kendi yolumda yürümeye başladığımdan beri neredeyse tüm spiritualizma bilgilerinde
var olan bircümle hep aklıma takılmıştı.
ne der spiritualistler;
- Tanrı insanı kendi suretinde yarattı...
ki bu laf 3 tek Tanrı'lı din kitabında da yazar
ama bizler yaradılışa karşı gelip dilediğimizi yapıyoruz.
kesmeyelim, traş olmayalım demiyorum.
sadece "insan olma" algımızda bir sorun var diyorum.
hani bir keresinde "what if" başlıklı bir yazı yazmıştım
yok olanı varmış gibi kabul edip, olsa ne olurdu şeklindeki beyin fırtınası olayı olan what if.
burada da "what if" diyelim ve şu soruyu soralım,
diyelim ki Tanrı bizi yani insanı kendi suretinden yaratmış olsun,
suret aynısına benzeyen, onun yerine geçen ama orijinal olmayan demektir.
yani düz mantıkta ulaşılan sonuç insanın dış görüntüsü Tanrı'ya benzer.
buradan yola çıkınca acaba Tanrı'da -eğer varsa- saçını sakalını traş ediyor mudur?
veya bacaklarına ağda yapıyor mudur?
bir kadının kıllı bacakları tabi ki her erkek gibi bana da itici geliyor.
hatta tiksindirici bile gelebilir ancak bu sadece bir algıdır.
böyle yetiştiğimiz için gövdemizde uzayanları kesiyor, biçiyoruz.
peki ama doğrusu bu mudur?
acaba insan ilk yaratıldığındaki gibi kesme, biçme ihtiyacı olmadan yaşasaydı
bugünkü insan algısı farklı olur muydu?
bu soruya bazıları Tanrı insanı cennetten kovduktan sonra
insanda oluşan "utanma" duygusundan ötürü saçını başını kesiyor falan diyor.
bende onlara o utanma duygusu dediğiniz insanın içine girmeden önce
konuşma ihtiyacı bile hissetmeyen bir insan vardı çevresi ile telepatik anlaşabilen.
ama şimdi yüzlerce değişik dil olmasına rağmen hala anlaşamıyor,
birbirimizin gözünü oymak için fırsat kolluyoruz.
bir yerde bir şey yanlış gitmiş ve yanlış olan zamandan beri bizler
o yanlışın peşinden gidip duruyoruz "böyle mi olmalı" diye sormadan.
doğa bize cevapları her gün gösteriyor ama biz anlamamak için
binbir dereden su getiriyoruz...