23 Mart 2010 Salı

Mutlu olma - Umut paradoksu

mutlu bir doğada yaşayan mutsuz varlıklarız.
bu dünyada bizim gibi mutsuz hiçbir canlı yoktur
en rahatımızın bile kıçına birşeyler batıyor
ve mutsuz olabilecek birşeyler buluyor.
peki neden doğa kendi içinde mutsuzluk yaşamazken
O'nun yarattığı en mükemmel, en estetik, en zeki varlık böylesine mutsuz?
neden mutsusuz?
hiç düşündük mü?
çoğunlukla düşünüyor ve şu şu olaydan ötürü mutsuzum diyoruz.
peki şu şu dediğimiz olay bizim istediğimiz şekilde sonlanırsa o zaman mutlu mu oluyoruz?
evet ama geçici.
doğada hayat hariç herşey kalıcı iken neden bizim mutluluğumuz geçici?
mutluluğumuz bir mutsuzluğumuzun çözümüne bağlı.
bir mutsuzluğumuzu çözdüğümüzde mutlu oluyoruz
taa ki bi sonraki mutsuzluğa kadar.
bu nasıl bir çelişkidir?
yani insanın doğasında mutluluk-mutsuzluk oranı hiç 50-50 olamaz mı?
en mükemmeliz diyorsak demek ki insanın kendi içinde de doğada var olan ve hiç değişmeyen kuralın
olması gerekiyor...
DUALITE= EŞİTLİK
o halde bizde mutluluk ve mutsuzluk oranımızı yarı yarıya dengeleyebiliriz
ama mutlu olmak için önce mutsuz olmayı sonra mutsuzluğu çözüp mutlu olmayı seçiyoruz.
buraya kadar eğer üstünkörü okuduysanız başa dönün ve bir kez daha okuyun
zira şu kısacık bir kaç satırda aslında mental bir devrim yazdım/anlayana...
neyse anlayan okumaya devam etsin
peki bize mutlu olmak yerine mutsuzluklarımızın üzerinden mutlu olabilme paradoksunu ne yaşatıyor?
eğer soruları böyle sırasıyla sormaz ve işin köküne inmezsek
bulacağımız cevaplar sadece yüzeysel olur.
bize bu paradoksu ne yaşatıyor diye sordum
ahanda cevabı
UMUT...
insana hayatı boyunca devamlı olarak bu çelişkiyi yaşatan tek şey umuttur
umut edip yaşarız
ama umudun ne olduğunu düşünmeyiz bile
nedir umut?
bomboş bir şey
ileriye dönük mantığı olmayan bomboş bir kavram.
eğer bir şeyin içi sadece ileri dönük ise o şey yanlıştır
bunu unutmamanız için tekrar ediyorum
eğer bir şeyin içi sadece ileri dönük ise o şey yanlıştır...
olduğundan bilgimiz olmayan bir şeyin üstüne hayatımızı kurmuş oluyoruz.
gelecek vardır diyebilir misiniz?
sadece var olduğunuzu sanıyoruz
neden?
çünkü doğduğumuzdan bugüne dek hem öyle anlattılar hem öyle gördük
akşam yatarsın ertesi gün kalkarsın
aha işte sana gelecek.
geleceğin ne olduğunu anlamak için işe zamandan başlamak gerekir.
ama zaman konusunu ayrı bir şekilde yazacağım.
kıssadan yolumuza devam edelim,
içinde sadece gelecek barındıran şey yanlıştır dedik.
peki o halde neden yanlış bir şey üzerine hayatımızı kuruyoruz?
yıldız ve gelecek isimli yazımda aslında bunu açıklamıştım. oku gör.
madem ki yanlış bir şey üzerine hayat kurulmaz o halde neden umutla yaşıyoruz?
birşeyin olması gerekiyorsa zamana,tecrübeye ve yola ihtiyacı vardır.
bunlar oluştuğu takdirde o şey olur.
zamana hükmedebilir miyiz?
hayır.
tecrübeye hükmedebilir miyiz?
hayır
peki yola?
işte bunda belirleyici olabilme ihtimalimiz var.
bir şeyin olması için 3 şeyin bir araya gelmesi lazım ve
bu üçlüden 2 tanesi bizim elimizde değil
diğerinde ise sadece bir kısım rolümüz var hadi ona da buçuk diyelim
hayat matematik üzerine kurulmuş ise (yok yok kurulmadı deyip güldürmeyin beni)
üç üstünden yarım almış oluyoruz
işin ikibuçuğu bize bağlı değil.
o halde neden bu UMUT?
ileri dönük içi boş ve özellikle mantığa uymayan bir olgu için hayatımızı piç ediyoruz
bakın bir örnek vereyim;
kızkardeşim hamile
2-3 hafta sonra doğuracak
doktor herşey yolunda gidiyor dese bile
ailede kimse konuşmasa bile
herkesin içinde "umarım herşey iyi gider" diye bir umut var.
doktor herşeyi göremez ama 3'e karşı 2.5 kuralından fazlasını görebiliyor.
yani çocukta bir problem varsa ilk oluşumundan itibaren görebiliyor.
ama bu kadar büyük bir oran bile bizi mutlu etmeye yetmiyor.
tam tersine o çocuk doğana kadar anlamsız bir endişe ve huzursuzluk bitmiyor
doğduktan sonra eğer hiçbir sorun yoksa da "Allah'a şükür" diyoruz.
Allah'ın eniştemle kızkardeşim arasındaki cinsel hayata karşı ilgisi olduğunu pek sanmıyorum.
yani bu işin Allah ile alakası yok.
haaa doğa işe parmağını sokarsa onu bilmem
ama bu bile 3'e karşı 2.5'tan daha düşük bir ihtimal
demek ki boşu boşuna endişelenip huzursuz oluyoruz.
çünkü geleceğin ne getireceğini bilmiyoruz
bu bilinmezlik bizi korkutuyor
korku başladığı anda ise bizden daha güçlü olduğunu düşündüğümüz güçlere ihtiyaç duymaya başlıyoruz.
olan şey dilediğimiz gibi biterse de bayram yapıp mutlu oluyoruz.
gördünüz mü umudun bizi önce mutsuz edip sonra mutlu etmesini?
olaya büyük resimden bakarsak yaşadığımız her ama herşey
bir dairenin hareketi, oluşumu ve sonuçlanması.
yukarıda zaman tecrübe yol üçleminden sonra
şimdi de başka bir üçleme çıkıyor karşımıza
hareket oluşum sonuç
zaman hareketi başlatır
tecrübe bir olayın oluşmasını sağlar
yol ise sonuca gider
ilk üçlemeyi beyaz bir kağıdın üstüne
ikinci üçlemeyi aynı kağıtta ilk üçlemenin biraz altına yazın
zaman    tecrübe  yol
hareket  oluşum  sonuç
işte umut gibi bomboş ilerle uğraşıp mutsuzluktan mutluluk yaratma sevdası yerine
bu formülü hayatınızda kullanabilirseniz
anda kalabilir
anı yaşayabilir
korkularınızdan kurtulabilir
kısacası mutlu olabilirsiniz.
sevgiler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder